Ahmet Hamdi Tanpınar Edebi Kişiliği ve Annem İçin Şiiri Tahlili
AHMET HAMDİ TANPINAR
Edebiyat profesörlüğüne kadar yükselmiş olan şairimiz 1901’de doğmuş, 1962’de vefat etmiştir. Tanpınar’ın şiir anlayışı birkaç aşamayla oluşur. İlk gençlik şiirlerini Dergah, Milli Mecmua ve Hayat Mecmuasında çıkarmıştır. Bu dönemlerde Ahmet Hâşim’den etkilenir. Bunun sebebi Fecr-i Âti bulunduğu zamanlarda Ahmet Haşim’in oldukça popüler insan olmasıyla birlikte ortak noktalarının bulunmasıdır. Özellikle bu dönem, çocukluk yıllarını tamamen atlatamadığı bir dönem olduğu için kaybedilen anneye özlem konusunu çok yaygın bir şekilde görebiliriz.
Şiirler kitabında topladığı eserlerle birlikte olgunlaştığı ikinci dönemdir. Bu dönemde ise Tanpınar’ın teması ölüm olur. Tanpınar ve eserleri arasında yakın bir bağ vardır. Şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmış sonraki dönemlerde serbest şiire geçmiştir. Eserlerinde zaman kavramının önemli bir yeri vardır. Onun için geçmiş ve gelecek bir bütündür. Zamanın birçok kavramı vardır ve karışıktır. Eserlerinde bilinçaltı ve psikolojik tahliller de sıkça karşımıza çıkar. Dış dünyadan daha çok bilinçaltıyla ilgilenir. Aynı zamanda şiirlerinde derin bir müzikalite vardır. Eserlerinde tema olarak Doğu-Batı sorunu, yurt sevgisi, zaman, rüya, geçmişe özlem, İstanbul ve bilinçaltı başlıca temalardır. Mecazlarla, soyut kelimelerle dolu kendine özgü bir dil yapısı kurulmuştur. Şiirlerinde ahenk, musiki ve his ile oluşturduğu şiirleri de mevcuttur. Annem İçin şiirinde de onun geçmişinden izler bulabildiğimiz bir eserdir. Dili sadedir. Annesini kaybettiği için annesinin özlemini ve iç dünyasını bu şiire akıtıyor
ANNEM İÇİN
Bir günümüz bile sensiz geçmezken
Şimdi mezarına hasretiz anne…
Bu şiirinde sembolist birçok öge bulunur. İlk şiirlerinden olan bu eser Ahmet Hamdi Tanpınar’ın annesini kaybedişiyle bütün umutları yok olur ve karamsarlığa bürünür. Annesine olan hasreti ile kavrulan şair onsuz olmanın acısını çok büyük ıstırapla geçirdiğini anlatır. Normalde bir günde bile annesini görmemeye dayanamazken şimdi mezarından habersiz bir çocukluk travmasını eserine döker.
Issız bir mezarlık, kimsesiz bir yer
Gölgesinde ulu, loş bir mâbedin
Bir yığın toprakla bir parça mermer
Sırrıyla haşr olmuş orda ebedin.
Bir yığın toprakla bir parça mermer,
Üstünde yazılı yaşınla, adın;
Başucunda matem renkli serviler
Hüznüyle titreşir sanki hayatın.
Bu iki dörtlükte genellikle mezar tasviri yapılmış, karamsarlık ve ölüm temasıyla yoğrulmuştur. Burada servinin sembolik önemli bir yeri vardır. Çünkü servi tıpkı burada bulunduğu gibi mezarda bulunduğundan dolayı ölümü ve karamsarlığı temsil eder. Dolayısıyla şairimiz burada selviyi matem renkli yani hüzünlü bir selvi olarak okuyucusuna aktarır.
Seni gömdük anne yıllarca evvel
Gözyaşlarımızla bu ıssız yere
Kimsesiz bir akşam ziyaya bedel
Matem dağıtırken hasta kalplere.
Şairimizin burada ne kadar zaman geçerse geçsin annesinin ölümünün tesirini bir türlü atlatamamış, bundan dolayı duyduğu acının çaresini bulamadığından hasta kalplere matem dağıtıyor. İlk şiirleri genellikle anne özlemi ve sevgisi içerdiğinden ve annesinin ölüşünü kabul edemediğinden dolayı büyük ıstırap duyar.
Kimsesiz bir akşam, ezelden yorgun
Hüznüyle erirken Dicle de sessiz,
Öksüzlük denilen acıyla vurgun
Bir başka ölüydük bu toprakta biz
Şairimiz bu beyitte annesinin ölümüyle öksüz kaldığı gibi onun yokluğundan dolayı kendisinin de manevi öldüğünü söyler. Yani hayatın bir anlamı olmadığını ve annesiz yaşamanın manasız olduğunu vurgular. Çünkü çocukluğunu annesiyle geçirmemiş her çocuk yarımdır. Dolayısıyla da Ahmet Hamdi Tanpınar bu acıyı her zaman yüreğinde hissetmiş ve acısını atlatamamıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder