Sezai Karakoç Özeti ve Kar Şiiri Tahlili
Edebiyatımızın önemli şairlerinden olan Sezai Karakoç, babasından dini bilgileri almasıyla beraber eserlerinde mistik ve metafizik konuları işlemesindeki en önemli kişidir. Şiirleri aslında bir nutuk şiiridir. Sezai Karakoç ile Necip Fazıl’ın edebi düşünceleri az çok birbirine yakındır. Genellikle şiirlerinin içinde hep verilmesi gereken bir ders vardır. Bu sebeple belli bir kitleye hitap eder. Belli bir kitleye hitap edebilmek amacıyla “Diriliş” dergisini çıkarır. Dili sade ve anlaşılır olmasına karşın okuyucuları düşündürür. Bunun sebebi şiirlerinde derin ifadeleri vardır. Şiirlerinde mistik ve metafizik unsurlar kendini gösterir. Diriliş dergisini çıkardıktan sonra hep aynı fikirle hareket eder. Kendi medeniyetimizi batı medeniyetiyle karşılaştırmadan, kendi kültürümüze sahip çıkmamızı savunur. Çünkü Sezai Karakoç’a göre bizim memleketimizden başka yardım isteyecek kimse yoktur. Bu yüzden Türk milletine sahip çıkmak gerekir. Tasavvuf onun hayatında öncü olarak yer alır. Kar şiirinde de tasavuuf ve tasavvufi unsurlar ön plandadır. Bu şiir yeni yılın şiiri olduğu için geçmişin yorgunluğunu bu şiir mısralarında görebiliriz.
KAR ŞİİRİ
Karın yağdığını görünce
Kar tutan toprağı anlayacaksın
Toprakta bir karış karı görünce
Kar içinde yanan karı anlayacaksın
Bu mısralarda gözle gördüğümüz ilk şey kardır. Yani fiili olarak göze kar yağışının verdiği beyaz görüntü aklımıza gelir ancak bu şiirde daha farklı bir anlam öbeği vardır. Toprağı anlamaya çalışmak genelde çok kullanılan bir terim değildir. Toprak hayatı temsil eder. Yani karın yeryüzünde toprağa düşmesiyle birlikte karı yaşatan yeryüzüdür. Yanan kar ifadesi oldukça ilginçtir ki gerçekte kar yanmaz. Burada kar, başka bir şey için istiare yoluyla adlandırılmıştır. Aynı zamanda karın içten içe erimesini de anlatır.
Allah kar gibi gökten yağınca
Karlar sıcak sıcak saçlarına değince
Başını önüne eğince
Benim bu şiirimi anlayacaksın
Bu kısımda ilk üç mısrada şair okura bedel ödetir. Yani okuruna bu metafiziği öğretmek istediğinden dolayı okuru biraz zorlar ancak okur öğrendikten sonra bu metinden ödül almış olur. Çünkü karın metafiziği çözülmüş olur. Bu dörtlükte “saf yaratılış” da vurgulanır. Yazarımız saf yaratılışa duyulan heyecanı da gözler önüne serer. Tasavvufi olarak değerlendirildiğinde Allah’ın tek olduğunu ve onun her yerde bulunduğunu da ifade edebilir. Başını öne eğmek, tefekkür ederek derinleşmeyi tevekkülü çağrıştırır.
Bu adam o adam gelip gider
Senin ellerinde rüyam gelip gider
Her affın içinde bir intikam gelip gider
Bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın
Bu kısımda şiir biraz karmaşaya uğruyor. Yani ilk iki kıtaya nazaran anlaşılması zorlaşıyor. Üçüncü mısrada “Her affın içinde bir intikam gelip gider” demesi aslında en iyi intikamın affetmek olduğunu vurgular. Böylece karın nasıl yandığının da metafiziği çözülmüş olur.
Ben bu şiiri yazdım aşkın çeşidi
Öyle kar yağdı ki elim üşüdü
Ruhum seni düşününce ışıdı
Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın
Şâir, ilk mısrada aşkın çeşidi derken aslında aşık tarzı şiir söyleyenlere dikkat çeker. İkinci mısrada “üşüdü” kelimesi olumsuz bir ifadeyle yansıtılmıştır. Başlarda saçlara sıcak sıcak değen kar tanelerinin son mısralara doğru karın elini üşütmesinin sonucu olarak burada anlıyoruz ki bir duygu karmaşası meydana gelmiştir. Üçüncü mısrada karın ışımasını yüreğinin aydınlanması gibi düşünür.
Yorumlar
Yorum Gönder