Abdurrahim Karakoç Özeti ve Anadolu Sevgisi Şiir Tahlili

Küçük yaşlardan itibaren şiir yazmaya başlamıştır. Köy yerinde görev yapması sebebiyle köylüyü çok inceleme fırsatı bulmuş ve Hasan’ı köyü temsil eden kişi olarak seçmiştir. Dili sade ve akıcıdır. Halka hitap eder. Şiirlerini genellikle dörtlüklerle ve hece ölçüsüyle yazar. Aynı zamanda şair âşık tarzı halk şiirine katkıda bulunmuştur. Şiirlerinde sosyal, dini, milli duyarlılık, tabiat, aşk ve gurbet şiirlerinde işlenen başlıca temalardır.
Şiirinde imgeler bulunur.
Geçmiş Anadolu’yu sürekli eleştirir. Çünkü köy halkının çektiği sıkıntıları, hastane ve mahkeme salonunda beklerken köylüye değerin verilmeyişi vb. durumları sinirli bir şekilde yererek kaleme almıştır. Bir süre sonra ise köylü-ağa konularından çıkıp bireysel konulara geçiş yaptığını görürüz. Mekânı bu dönemlerde daha çok köy ortamları, Anadolu toprakları oluşturur. Abdurrahim Karakoç, hem gönül insanı hem de vatan aşığı bir şairimizdir. Anadolu Sevgisi isimli şiirinde de Anadolu sevgisi gözler önüne serilir. Çok iyi bir gözlem yapısı olduğu bu şiirinden anlayabilir.

ANADOLU SEVGİSİ
Sen bizim dağları bilmezsin gülüm
Hele boz dumanlar çekilsin de gör.
Her haftası bayram, her günü düğün,
Hele yaylalara çıksın da gör

Abdurrahim Karakoç bazı şiirlerinde doğayı konu alır. Doğayı işlerken gelenekten asla kopmamış ancak yeni imgelerle yeni bir söyleyiş kazandırmıştır. Kelime zenginliği sağlamıştır. 
Bu şiirinde de Anadolu’yu gayet yetenekli bir gözlem şekliyle incelemiştir. Bu dörtlükte ise Anadolu’nun boz dumanlar çekildikten sonra ortamın büyük şehirden daha samimi olduğunu vurgular. Yaylalarda bulunan samimiyet taze bahar kokusunun etrafı sarışını ballandırarak anlatır.

Bilmezsin ovalar nasıldır bizde;
Kağnılar yollarda, yoncalar dizde…
Saydıklarım damla değil denizde 
Hele bir ekilsin de gör.

Bu kısımda ise ovaların özelliğinden bahsetmiştir. Doğanın muhteşem güzelliklerini öne çıkaran Abdurrahim Karakoç Anadolu’yu sevdiği için Anadolu’da yaşamak ister. Çünkü şehir hayatı ona bir şey katmamaktadır. Ovalarda ekinlerin ekilmesinden sonra ovaların dağa da şenleneceğini vurgular.

Görmedin sen bizim mavi suları,
Karlar eriyince kırlar yuları…
Köpük olur beyaz, sel olur sarı;
Hele taştan taşa dökülsün de gör.

Bu kısmında ise taştan dökülsün de gör derken şelaledeki güzelliği kastetmektedir. Abdurrahim Karakoç’a göre doğanın gördüğü gibi olması dışında içlerinde farklı özelliklerinin olması da bize bir şeyler katar. Bu doğal güzelliklerden bir kısmını eserlerinde kullanarak şiirini süslemiştir.

Sen bizim köyleri görmedin ki hiç,
Yolları toz, çamur, evleri kerpiç.
O kirli kabukta, o en temiz iç;
Hele bir yakından bakılsın da gör.

Bu kısmında çok iyi bir gözlemci olduğunu bize gösterir. Çünkü köy ile alakası olan Abdurrahim Karakoç’un burada anlatmak istediği, köy yeri görünüş olarak ne kadar toz içinde veya evleri kerpiçten olsa da insan kalplerinin temiz olduğunu vurgular. Bu insanların çok sıcakkanlı olduğunu şehirde böyle bir samimiyetin bulunamayacağını anlatır.
Anlamaz, bilmezsin sen bizim halkı,
Sevgiliyi bulasın, yakına gel ki…
Kalıplar gerçeği göstermez belki
Gönül perdeleri sökülsün de gör

Burada ise tabiattan çok tasavvufu konu alır. Çünkü bu doğanın, tabiatın yaratıcısı Allah’tır. Biz bu doğal güzellikleri o yarattığı için görebiliyoruz. Bu yüzden de Abdurrahim Karakoç Allah ile doğayı bağlantılı bulur. Her şeyin yerin ve göğün yaratıcısı Allah’ın emrindedir. Bütün canlılar onun emrindedir. Şairimizde işte bu güzellikleri görerek şükretmemiz gerektiğini ve gönül perdeleri kalksa Allah sevgisinin daha muhteşem olduğunu vurgular.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ahmet Hamdi Tanpınar Edebi Kişiliği ve Annem İçin Şiiri Tahlili

Necip Fazıl Kısakürek Edebi Kişiliği ve Çocuk Şiiri Tahlili

Sezai Karakoç Özeti ve Kar Şiiri Tahlili